Lojistik Sektörü Raporu: Ortadoğu Pazarında Kaçırılmaması Gereken Fırsatlar
Ortadoğu bölgesi, stratejik konumu ve büyüyen ekonomileriyle küresel lojistik sektöründe giderek daha önemli bir oyuncu haline geliyor. Bölge, kıtalar arası ticaret yollarının kesişme noktasında bulunması sayesinde uluslararası taşımacılık ağlarında merkezi bir rol oynuyor.
Pazar büyüklüğü ve büyüme oranları
Ortadoğu lojistik pazarı, son yıllarda dikkat çekici bir büyüme göstermektedir. Bu bölge, Asya ve Avrupa arasındaki ticaret yollarında kritik bir konuma sahip olup, lojistik sektöründeki gelişmeler bölge ekonomilerinin önemli bir itici gücü konumundadır. Türkiye’nin lojistik sektörü, 100 milyar dolarlık pazar büyüklüğüyle küresel lojistik pazarından yüzde 2,5 pay almakta ve dünya sıralamasında 11. sırada yer almaktadır . Çin’in Ortadoğu ülkelerine yaptığı yatırımlar toplam 230 milyar dolara yaklaşmış durumdadır . Ayrıca, bu yatırımlar sayesinde 270 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi oluşturulmuştur .
Bölgedeki lojistik sektörüne bakıldığında, Çin’in Ortadoğu ülkelerine yaptığı yatırımlarda enerji yüzde 42 ile birinci, ulaşım ise yüzde 18 ile ikinci en fazla yatırım yapılan sektörleri oluşturmaktadır . Özellikle 2013’te Kuşak ve Yol Girişimi’nin başlatılmasının ardından Çin ve Ortadoğu ülkeleri arasındaki ilişkiler, enerji kaynakları, ticaret yollarının güvenliği ve siyasi istikrar gibi olgular etrafında gelişim göstermiştir .
Son yıllarda küresel ticaret sahnesinde önemli değişimler yaşanmaktadır. Özellikle jeopolitik faktörlerin ticaret rotaları üzerindeki etkileri belirleyici olmaya başlamıştır . Ukrayna savaşı ve uygulanan yaptırımlar, Rusya üzerinden geçen Kuzey Koridoru ve Çin ile Avrupa Birliği arasındaki ticaret akışını yeniden şekillendirme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır . Bu durum, Ortadoğu’nun lojistik önemini daha da artırmıştır.
Bölgedeki lojistik altyapı yatırımları
Ortadoğu bölgesinde lojistik altyapı yatırımları hızla artmaktadır. Bölge ülkeleri, lojistik kapasitelerini geliştirmek için önemli yatırımlar yapmaktadır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu yatırım hamlesi, bölgesel ticaretin gelişmesine katkı sağlamaktadır.
Türkiye, son yıllarda demiryolu altyapısına yönelik büyük atılımlar yapmış ve kapsamlı bir modernizasyon sürecine girmiştir . Bölgede altyapı eksiklikleri, güvenlik endişeleri ve bölgesel çatışmalar, Orta Koridorun tam potansiyelini gerçekleştirmesini engelleyen önemli engeller arasında yer almaktadır . Buna rağmen, Orta Koridorun rekabet gücünü artırmak ve Türkiye’nin lojistik rolünü güçlendirmek için altyapı yatırımları ve teknoloji adaptasyonuna odaklanılmaktadır .
Çin’in Ortadoğu’daki yatırımlarında enerji sektörü en önemli alanlardan biri olurken, bu alanda yapılan yatırımların miktarı 223 milyar dolara ulaşmaktadır . Bu yatırımlar, lojistik altyapının geliştirilmesinde de önemli rol oynamaktadır.
2022 ve 2023 yıllarında Ulaştırma ve Haberleşme sektörü, Türkiye’nin toplam yatırım planında en büyük payı almıştır . Bu durum, Türkiye’nin bölgedeki lojistik altyapısını güçlendirme konusundaki kararlılığını göstermektedir.
Öne çıkan lojistik merkezler
Ortadoğu, coğrafi konumu itibarıyla küresel deniz ticaretinin kalbinde yer alır ve bu bölgedeki konteyner limanları, hem bölgesel hem de uluslararası ticarette kritik bir role sahiptir . Bölgedeki limanlar, yüksek kapasiteleri, serbest ticaret bölgeleri ve modern ekipmanları ile dünya ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır . Bu limanlar, konteyner, dökme yük, enerji ve sanayi hammaddelerinin taşınmasında kritik bir lojistik ağ kurarak, ticaretin hızlanmasını ve ekonomik kalkınmayı desteklemektedir .
Diyarbakır gibi şehirler, Ortadoğu lojistik pazarında önemli merkezler olarak öne çıkmaya başlamıştır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesince hazırlanan proje kapsamında kurulacak lojistik merkezi, kent ve bölge sanayisini, 400 milyonu aşan nüfusa sahip Orta Doğu ve Orta Asya pazarına açacaktır . Bu merkez, e-ticaretin aktif olarak kullanabileceği bir lokasyon olacak ve aynı zamanda üretimin, Orta Doğu ve Orta Asya’daki 400 milyonluk geniş bir coğrafyaya yayılmasına öncülük edecektir .
Diyarbakır’ın Ortadoğu’nun lojistik merkezi olma yolunda ilerlemesi, tarihsel birikimi ve sahip olduğu konumu sayesinde gerçekleşmektedir. Şehir, çevre ülkeleri de kattığında yaklaşık 350 milyon nüfusa hitap etmektedir . Bununla birlikte, genç ve dinamik nüfusu, gelişen ekonomisi, sahip olduğu kara, hava ve demiryolu ağları ile önemli avantajlar sunmaktadır .
Sonuç olarak, Ortadoğu lojistik pazarı büyük bir potansiyele sahiptir. Bölgenin stratejik konumu, artan yatırımlar ve gelişen altyapı, lojistik sektörünün gelecekte daha da büyümesini sağlayacaktır. Türkiye’nin bu pazardaki konumu ise, coğrafi avantajları ve stratejik önemi sayesinde giderek güçlenmektedir.
Türkiye’de Lojistik Sektörünün Ortadoğu’daki Konumu
Türkiye, Ortadoğu lojistik pazarında eşsiz bir konuma sahiptir. Üç kıtayı birbirine bağlayan coğrafi konumu ve gelişmiş altyapısıyla, bölgedeki lojistik faaliyetlerde kilit bir rol oynamaktadır. Bu stratejik konum, Türkiye’nin lojistik sektörünün bölgedeki güç merkezi olmasını sağlamaktadır.
Mevcut ticaret hacmi ve ilişkiler
Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda önemli ölçüde gelişmiştir. Ticaret hacmi 2022 yılında 80 milyar doları aşarken, Türkiye’nin Arap ülkelerine ihracatı 2021’e kıyasla %15 artışla 46 milyar dolar, Arap ülkelerinin Türkiye’ye ihracatı ise %31 artışla 36 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir .
Irak, Arap ülkeleri arasında Türkiye ile en güçlü ticari bağlara sahip ülkedir. İki ülke arasındaki karşılıklı ticaret hacmi 2022 yılında 24,1 milyar dolara ulaşarak, Türkiye ile bir Arap ülkesi arasındaki en yüksek seviyeye ulaşmıştır . Türkiye, Irak’a yönelik ihracatını 2024 yılına kadar 16 milyar dolara çıkarmayı hedeflemektedir .
Körfez ülkeleriyle olan ticari ilişkiler de hızla gelişmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına göre, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ticaret hacmi son yirmi yılda 1,6 milyar dolardan yaklaşık 22 milyar dolara yükselmiştir . Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ticaret hacmi 2022’de yaklaşık 10 milyar dolara ulaşmış, Eylül 2023’e kadar ise bu rakam 14 milyar dolara yükselmiştir .
Ortadoğu ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi için çeşitli stratejik adımlar atılmaktadır. Örneğin, Hatay’ın Ortadoğu ve Körfez’in ticarette lojistik merkezi olması için çalışmalar yürütülmektedir. Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın belirttiği gibi, Cilvegözü, Zeytin Dalı ve Yayladağı Gümrük kapıları, Türkiye’yi hem Suriye’ye hem Orta Doğu’ya ve Körfez’e bağlayan bir ticaret yolu ve lojistik ağının oluşturulmasında önemli rol oynayacaktır .
Coğrafi avantajlar
Türkiye’nin eşsiz coğrafi konumu, Asya, Avrupa ve Afrika’yı birbirine bağlaması, lojistik sektöründe büyük avantajlar sunmaktadır. Bu konumu sayesinde Türkiye, 4 saatlik uçuş mesafesi içerisinde, 1,4 milyar insanın yaşadığı ve toplam ticaret hacmi 8,6 trilyon USD’yi bulan 67 ülkeye erişim imkanı sunmaktadır .
Türkiye, kıtalar ve bölgeler arası konumu çerçevesinde bölgesel ulaştırma koridorlarının geliştirilmesine yönelik birçok girişime destek vermektedir . Bu bağlamda, özellikle Orta Koridor girişimi öne çıkmaktadır. Orta Koridor, Avrupa ile Asya arasında bir ticaret yolu olarak Kuzey Koridoruna oranla daha hızlı ve daha ekonomiktir. Ayrıca 2.000 km daha kısa, iklim koşulları bakımından daha elverişli olup, deniz yoluna kıyasla ulaşım süresini 1/3 nispetinde (15 gün) kısaltmaktadır .
Bu stratejik konumun sağladığı bazı önemli avantajlar şunlardır:
- Ortadoğu ve Avrupa arasında köprü görevi: DHL Orta Doğu Başkan Yardımcısı Burak Ertuna’nın belirttiği gibi, “Türkiye, özellikle Asya ve Orta Doğu rotaları için stratejik bir destinasyondur” .
- Liman bağlantıları: Orta Koridor, Türkiye’nin liman bağlantıları sayesinde Asya’daki yük trafiğinin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Akdeniz bölgesine ulaşması için önemli fırsatlar sunmaktadır .
- Hava ve deniz taşımacılığı altyapısı: Türkiye, gelişmiş hava ve deniz taşımacılığı altyapısıyla yalnızca kendi ürünlerini ihraç etmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası ticarette lojistik bir üs olma yolunda önemli bir avantaja sahiptir .
Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu’nun 2017 yılında faaliyete geçmesiyle Orta Koridor’un önemli bir ayağı tamamlanmıştır . Başlangıçta yılda 1 milyon yolcu ve 6,5 milyon ton yük, 2034 yılında ise 3 milyon yolcu ve 17 milyon ton yük taşınması öngörülen BTK Demiryolu, Çin ile Avrupa arasındaki kesintisiz ulaşım ve ticaretin tesisinde yeni bir perspektif sunmaktadır .
Bununla birlikte, Orta Koridor’un rekabet gücünü artırmak ve Türkiye’nin lojistik rolünü güçlendirmek için altyapı yatırımları ve teknoloji adaptasyonuna odaklanılması gerekmektedir . Özellikle demiryolu taşımacılığının genişlemesi için özel sektörün katılımının artırılması ve Antalya gibi stratejik bölgelerin lojistik projelere dahil edilmesi önemlidir .
Ukrayna savaşı ve uygulanan yaptırımlar, Rusya üzerinden geçen Kuzey Koridoru ve Çin ile Avrupa Birliği arasındaki ticaret akışını yeniden şekillendirme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır . Bu durum, Orta Koridor’un önemini artırmış ve Türkiye’nin bölgedeki lojistik rolünü daha da güçlendirmiştir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin lojistik sektörü, geliştirdiği altyapı, stratejik coğrafi konumu ve artan ticaret hacmiyle Ortadoğu pazarında önemli bir konuma sahiptir. Bölgesel ve küresel iş birliği fırsatlarını değerlendirmesi, yenilikçi çözümlerle altyapı modernizasyonuna ve özel sektörün katılımına yatırım yapması durumunda, Türkiye’nin küresel tedarik zinciri ve Orta Koridor boyunca ticaret ve ekonomik kalkınmada merkezi rolü daha da güçlenecektir.
Ortadoğu Pazarında Öne Çıkan Lojistik Fırsatları
Ortadoğu lojistik pazarı, çeşitli özelleştirilmiş sektörlerde önemli fırsatlar sunmaktadır. Bölgedeki ekonomik gelişmeler ve değişen tüketim alışkanlıkları, lojistik sektörünün farklı alanlarında yeni iş imkanları yaratmaktadır.
E-ticaret lojistiği
Ortadoğu’daki e-ticaret pazarı son yıllarda hızlı bir büyüme göstermiş olup, 2025’e kadar %12,7’lik bir yıllık büyüme oranıyla 50 milyar dolara ulaşacağı öngörülmektedir . Bu büyümeyi tetikleyen temel faktörler arasında yüksek dijital adaptasyona sahip genç nüfus, %90’ın üzerinde akıllı telefon kullanım oranı ve ödeme sistemlerinin modernizasyonu yer almaktadır .
Bölgedeki tüketicilerin sınır ötesi alışverişe olan ilgisi dikkat çekicidir. Araştırmalar, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşayanların %60’ından fazlasının ve Suudi Arabistan’da yaşayanların yaklaşık %50’sinin yabancı web sitelerinden online alışveriş yaptığını göstermektedir . Suudi Arabistan’daki e-ticaret siparişlerinin %60’ını sınır ötesi siparişler oluşturmaktadır .
Bununla birlikte, e-ticaret lojistiğinde aşılması gereken önemli zorluklar bulunmaktadır. Özellikle Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkeleri arasındaki farklı gümrük kuralları, gecikme ve maliyet artışlarına yol açmaktadır . Son kilometre teslimatı da önemli bir sorun olup, Ortadoğu’daki e-ticaret şirketlerinin %42’si bunu büyümenin önündeki ilk engel olarak görmektedir .
Soğuk zincir taşımacılığı
Soğuk zincir lojistiği, gıda ve ilaç sektörü başta olmak üzere belirli ısı aralıklarında taşınması gereken ürünlerin tüketicilere ulaşacağı ana kadar ısı rejiminin kontrol altında tutulması için yürütülen lojistik süreçleri kapsamaktadır . Bu alanda ısı kontrolü; gıda güvenliği, gıda kayıplarının önlenmesi ve ilaçların özelliklerini yitirmeden taşınabilmesi açısından zorunludur .
Günümüzde küresel soğuk zincir lojistik pazarının yaklaşık 343 milyar ABD doları hacme sahip olduğu tahmin edilmektedir . Bu büyüklüğün %38’i taşıma, %62’si ise depolama faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır . Özellikle pandemi döneminde önemini gösteren bu taşıma modu, artık evrensel bir ağ içerisinde kullanılmaktadır .
Ortadoğu pazarında, özellikle artan gıda ihracatı sayesinde soğuk zincir yatırımları da artış göstermektedir . Türkiye’nin Ortadoğu pazarına coğrafi yakınlığı, bölgeye yapılan sebze meyve ihracatları için önemli bir avantaj sağlamaktadır . Doğru ısı yönetimi ve zamanında teslimat, soğuk zincir taşımacılığında başarının anahtarıdır .
Proje lojistiği
Proje lojistiği, büyük boyutlu, ağır ve zamana duyarlı malların proje alanlarına taşınmasının stratejik planlanması ve yürütülmesini içermektedir. Bu alan, çeşitli taşıma modlarının titiz bir şekilde planlanmasını ve koordinasyonunu gerektirirken, gümrük mevzuatlarına uyulması ve her projenin özel gereksinimlerini karşılayacak ekipmanların kullanılması önem taşımaktadır .
Ortadoğu proje lojistiği pazarında öne çıkan bazı faaliyetler şunlardır:
- Büyük ölçekli projelerin lojistik yönetimi
- Gabari dışı ve ağır yüklü kargo taşımaları
- Uzak yerler lojistiği ve güzergah araştırmaları
- İhracat paketlemesi ve sandıklama hizmetleri
Ortadoğu Holding gibi kuruluşlar, 1981 yılından beri özellikle Avrupa ülkelerinde, Türk Cumhuriyetleri’nde ve Orta Doğu ülkelerinde özmal araç filosu ile proje taşımacılığı hizmetleri vermektedir. Bu tür özelleştirilmiş lojistik hizmetler, bölgedeki altyapı projelerinin başarılı bir şekilde yürütülmesinde kritik rol oynamaktadır.
Serbest bölge operasyonları
Serbest bölge, ihracatı ve üretimi teşvik eden, ülkeye döviz girişini desteklemek için oluşturulan özel bölgelere verilen isimdir . Bu bölgeler, ülkelerin yabancı yatırımları çekmesinin ve uluslararası ticarette görünürlüğünü artırmasının etkili bir yoludur.
Serbest bölgelerde gümrük prosedürleri arasında yer alan yasa ve düzenlemeler uygulanmaz ya da kısmen uygulanır, bu da ticaret yapmayı oldukça kolaylaştırır. Türkiye’de serbest ticaret bölgeleri yaklaşık 2000 şirkete ev sahipliği yaparken, bunun neredeyse 500’ü yabancı sermayelidir.
Bu bölgelerde izin verilen faaliyetler arasında üretim, Ar-Ge, yazılım, genel ticaret, ambalajlama, bankacılık, sigortacılık, montaj, depo operasyonları ve bakım hizmetleri bulunmaktadır . İthal mallar depolanabilir, sergilenebilir, elden geçirilebilir, yeniden paketlenebilir veya yeni bir ürün olarak sunulabilir.
Ortadoğu pazarına yapılacak taşımacılık faaliyetleri kapsamında öncelikli olarak karayolu taşımacılığı olanaklarından faydalanılır . Özellikle Türkiye ile geniş kara sınırına sahip olan Ortadoğu ülkeleri, karayolu taşımacılığı için son derece uygun konumlardır . Bunun yanı sıra, intermodal taşımacılık olarak adlandırılan entegre lojistik kullanımı da maliyetleri ve zaman sorununu azaltabilmektedir .
Sonuç olarak, Ortadoğu lojistik pazarı, özellikle e-ticaret lojistiği, soğuk zincir taşımacılığı, proje lojistiği ve serbest bölge operasyonları alanlarında Türk lojistik şirketleri için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bölgenin artan teknolojik adaptasyonu ve altyapı yatırımları, lojistik sektörünün gelecekte daha da büyümesini sağlayacaktır.
Bölgesel Rekabet Analizi
Ortadoğu lojistik pazarında rekabet giderek yoğunlaşmaktadır. Bölgedeki ekonomik gelişmeler ve altyapı yatırımları, lojistik sektöründeki oyuncular arasında kızışan bir rekabet ortamı yaratmıştır. Bu dinamik pazar yapısında başarılı olmak isteyen şirketler, stratejik konumlandırma ve yenilikçi çözümler geliştirmeye odaklanmaktadır.
Yerel lojistik şirketleri
Ortadoğu bölgesindeki yerel lojistik şirketleri, son yıllarda kayda değer bir gelişim göstermiştir. Bölgedeki yerel operatörler, yerel pazarı derinden tanımaları ve gümrük prosedürlerine hâkimiyetleri sayesinde önemli avantajlara sahiptir. Ancak bu şirketler, uluslararası standartlara ulaşma konusunda bazı zorluklar yaşamaktadır.
Ortadoğu’daki yerel lojistik şirketleri, genellikle belirli hizmet alanlarında uzmanlaşma eğilimindedir. Bu şirketler, küresel rekabete ayak uydurabilmek için teknolojik altyapılarını geliştirmeye çalışmaktadır. Bölgedeki yerel operatörler, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında yapılan yatırımlardan yararlanmak için stratejik ortaklıklar kurmaya başlamıştır.
Bölgedeki yerel şirketler arasındaki rekabet giderek yoğunlaşmaktadır. Lojistik sektöründe hizmet veren tahmini 5-10 binden fazla şirket arasında rekabet her geçen gün artmaktadır . Bu durum, şirketlerin müşterilerine, hedef sektörlerine ve rotalara uygun ürünler ve hizmetler geliştirmeye odaklanmasına neden olmuştur.
Uluslararası rakipler
Ortadoğu lojistik pazarında faaliyet gösteren uluslararası şirketler, geniş ağları ve gelişmiş teknolojik altyapıları sayesinde önemli bir paya sahiptir. Bu şirketler, özellikle büyük ölçekli projelerde ve entegre lojistik hizmetlerinde güçlü bir konuma sahiptir.
Küreselleşmenin etkisiyle dünya ticareti hızla büyümekte ve taşınan toplam emtia miktarı her geçen gün artmaktadır . Bu büyüme, üretim ve tüketim merkezlerini birleştiren tedarik zincirlerinin önemini ortaya koyarken, ülkeler arası rekabetin de temel belirleyicisi haline gelmektedir. Uluslararası lojistik şirketleri, bu dinamikleri göz önünde bulundurarak bölgedeki varlıklarını güçlendirmeye çalışmaktadır.
Avrupalı firmalar, özellikle Afrika ve Ortadoğu pazarlarında Türk firmalarına ciddi rakip haline gelmiştir . Türk müteahhitlerin hakim olduğu bölgede artık Avrupalı firmalar da boy göstermeye başlamıştır. Bu rekabet, özellikle lojistik süreçlerin doğru yönetilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Uluslararası şirketler, Ortadoğu’daki yatırımlarını artırarak rekabet avantajı elde etmeye çalışmaktadır. Özellikle Avrupa merkezli lojistik şirketleri, Afrika pazarında erken ve doğru lojistik süreçlerle ulaşarak Türk firmalarının rekabet gücünü azaltmaktadır .
Türk şirketlerinin rekabet avantajları
Türk lojistik şirketleri, Ortadoğu pazarında önemli avantajlara sahiptir. Özellikle coğrafi yakınlık, kültürel benzerlikler ve güçlü ticari ilişkiler, Türk firmalarının bölgede rekabet edebilmesini sağlayan temel faktörlerdir.
Türkiye, hem karayolu hem denizyoluyla Ortadoğu ülkelerine ulaşmak için avantajlı bir konuma sahiptir . Bu avantaj, Türk lojistik şirketlerinin bölgede etkin bir şekilde faaliyet göstermesini sağlamaktadır. Bununla birlikte, sektörün geleceğinde başarıyı sürdürmek için güçlü operasyonel altyapı, müşteri hizmet kalitesi, sağlam mali yapı, ürün/hizmet portföyü entegrasyonu ve teknolojinin artan kullanımı, yatırım yapılması gereken yetkinlik alanları olarak öne çıkmaktadır .
Türk lojistik sektörünün Ortadoğu’daki rekabet gücünü artırmak için bazı stratejik adımlar atılmalıdır:
- Nakliyeci kimlikten organizatör kimliğe geçiş: Türkiye’nin ihracatçı kimliğini savunan bir ülke olarak, bu ülkelerden ithalat ile ilgili çok yoğun bir imkanı olmamasından dolayı sektörün nakliyeci kimliğinden sıyrılıp organizatör kimliğini yani forwarder kimliğini kuvvetlendirmesi kaçınılmazdır .
- Yerel işbirlikleri: Yerel anlaşmalar ve akabinde kurulacak aktarma noktaları sayesinde lokal firmalarla yapılacak işbirlikleri ve gidilen ülkeyi aktarma merkezi olarak kullanıp sınır ülkelere dağıtım sistemini geliştirmek gerekmektedir .
- Know-how transferi: Türk firmalarının uluslararası nakliye organizasyonundaki bilgi birikimini bölge ülkelerine aktararak oradaki sektörün gelişimine öncülük etmesi, Türk ihracatçısının önünü açacaktır .
Diğer taraftan, Ortadoğu Lojistik gibi Türk firmaları, kurulduğu günden bu yana farklı ülkelerde taşımacılık faaliyetleri sürdürmüş ve bazı ülkelerde başarılı iş ortaklıkları kurmuştur . Bu tür girişimler, Türk lojistik firmalarının bölgede daha güçlü bir konuma gelmesini sağlamaktadır.
Ortadoğu pazarında rekabet gücünü artırmak isteyen lojistik firmaları için stratejik lojistik dağıtım kanalında söz sahibi olma hedefi önemlidir . Bununla birlikte, müşteri ile uzun süreli sözleşme yapmak, maliyet minimizasyonu sağlamak ve yeni sabit yatırımlar yapmak, rekabet avantajı sağlayan diğer faktörlerdir.
Sonuç olarak, Ortadoğu lojistik pazarında başarılı olmak isteyen şirketlerin, müşterilerin gelecek ihtiyaçlarını daha iyi anlamaları, bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik entegre, standart ve yenilikçi çözümler geliştirmeleri ve operasyonel etkinlik ve verimlilik için teknolojiye odaklanmaları son derece önemlidir .
Ortadoğu Pazarına Giriş Stratejileri
Küreselleşen dünyada, lojistik şirketlerinin Ortadoğu pazarında başarılı olabilmeleri için doğru giriş stratejilerini belirlemeleri kritik önem taşımaktadır. Şirketler, bölgeye giriş yapmak için çeşitli yöntemler kullanabilir ve her strateji farklı risk ve fırsat seviyelerini beraberinde getirir.
Doğrudan yatırım modelleri
Doğrudan yabancı yatırım (DYY), bir şirketin yabancı bir ülkede yeni bir şirket kurması ya da halihazırdaki şirketi satın alması yoluyla gerçekleşen ve beraberinde teknoloji, girişimcilik, teknik bilgi ve pazarlama deneyimi getiren uzun dönemli yatırımlardır . Bu yatırımlar, ev sahibi ülkenin ihracatını; sermaye, know-how, yönetim bilgisi ve özellikle küresel piyasalara erişimi sağlayarak genişletmektedir .
Ortadoğu pazarında doğrudan yatırım yapan Türk lojistik şirketleri çeşitli avantajlar elde etmektedir. Ortadoğu Lojistik, kurulduğu günden bu yana çok farklı ülkelerde taşımacılık faaliyetleri sürdürmüş ve bazı ülkelerde başarılı iş ortaklıkları kurmuştur . Ayrıca gerek Avrupa’da gerek Asya tarafında yatırımlar yaparak büyüme stratejisini çeşitlendirmiştir .
Doğrudan yatırım modellerinde şirketler, üç temel yaklaşım izleyebilir:
- Yatay yatırımlar: Pazar arayan yatırımlardır ve iç piyasayı hedefler
- Dikey yatırımlar: Kaynak arayan yatırımlardır ve ev sahibi ülkenin ihracatını artırması beklenir
- İhracat platformu yatırımları: Üretimin önemli bir bölümünü üçüncü ülkelere ihraç etmeyi amaçlar
Bölgede doğrudan yatırım yapmayı planlayan lojistik şirketleri için 2024 yılındaki küresel konjonktür önemli fırsatlar sunmaktadır. Ortadoğu’da artan jeopolitik gerginlikler, küresel büyüme hızındaki yavaşlama ve enflasyonist baskılar, şirketlerin stratejik kararlarını etkilemektedir .
Stratejik ortaklıklar
Stratejik ortaklıklar, lojistik şirketlerinin Ortadoğu pazarına daha az risk alarak giriş yapmasını sağlayan etkili bir stratejidir. Hareket Proje Taşımacılığı ve Yük Mühendisliği’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da lider entegre lojistik çözümleri sağlayıcısı Milaha ile yaptığı stratejik iş ortaklığı, bu alandaki başarılı örneklerden biridir .
Bu tür stratejik iş birlikleri, hizmetleri genişletmek ve müşterilere daha geniş bir çözüm yelpazesi sunmak için önemli fırsatlar yaratmaktadır . Ortaklık sayesinde Hareket, 65 yıllık tecrübesiyle Katar’da hızla yoğunlaşan petrol ve gaz sektöründeki mega projeler için müşterilere güçlü bir çözüm ortağı alternatifi oluşturmuştur .
Stratejik işbirlikleri şirketlere şu avantajları sağlamaktadır:
- Risk çeşitlendirmesi
- Maliyet azaltma
- Yeni ürün ve hizmet sunumlarının geliştirilmesi
- Şirketler arasında uzmanlık paylaşımı
Şirketlerin küreselleşme çabalarında stratejik işbirlikleri ve birleşmelerin etkileri çok büyük olup, bunlar şirketlerin hedeflerine kısa sürede ulaşmasını sağlayan yöntemlerdendir . Türkiye, Ortadoğu ve Orta Asya’ya coğrafi yakınlığı ve tarihsel bağları nedeniyle, bu bölgelerdeki yeni ticaret yollarından ve ihracat ürünlerinden önemli ölçüde faydalanabilir .
Satın alma ve birleşmeler
Satın alma ve birleşmeler, lojistik şirketlerinin Ortadoğu pazarında hızlı bir şekilde varlık göstermesini sağlayan stratejik büyüme yöntemleridir. 2024 yılında global birleşme ve satın alma piyasası, yatırımcının risk iştahındaki azalışın da etkisiyle işlem adedi bazında 2023 yılına kıyasla düşüş gösterirken, işlem hacminde artış kaydedilmiştir .
Türkiye’deki birleşme ve satın alma işlemlerine bakıldığında, açıklanan işlem hacmi önceki yıla kıyasla %90’a yakın artış göstererek 5,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir . Bu durum, Türk şirketlerinin büyüme ve küreselleşme stratejilerinde satın alma ve birleşmelerin önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.
Türk şirketleri, uluslararası arenada gerçekleştirdikleri satın alma işlemleriyle büyüme ve küreselleşme yolculuklarına yeni bir derinlik kazandırmaktadır . 2024 yılının açıklanan işlem değeri bakımından en göze çarpan yurtdışı satın alma işlemi, Çimsa’nın 363 milyon ABD doları karşılığında İrlanda menşeili Mannok’u satın alması olmuştur .
Farklı ülke pazarlarına giriş stratejisi olarak satın alma ve birleşmeler, şirketlere yerel bilgiye hızlı erişim, hazır müşteri portföyü ve operasyonel altyapı gibi avantajlar sağlamaktadır. Bununla birlikte, şirketler satın alma ve birleşmelerde kültürel farklılıklar, entegrasyon zorlukları ve finansal riskleri de göz önünde bulundurmalıdır.
Satın alma ve birleşme stratejilerinin başarısı için, hedef pazarın yasal düzenlemeleri, rekabet ortamı ve lojistik sektörünün dinamikleri hakkında detaylı bir analiz yapılması önemlidir. Özellikle lojistik sektöründe satın almalar, şirketlerin yeni pazarlara erişim ve hizmet portföyünü genişletme amaçlarına hizmet etmektedir.
Yasal Düzenlemeler ve Ticari Engeller
Lojistik faaliyetlerin başarısı, büyük ölçüde yasal çerçevelerin anlaşılmasına ve bunlara uyum sağlanmasına bağlıdır. Ortadoğu pazarında etkin bir şekilde çalışmak isteyen lojistik firmaları için bölgedeki yasal düzenlemeleri ve ticari engelleri anlamak, stratejik bir öneme sahiptir.
Gümrük prosedürleri
Gümrük prosedürleri, uluslararası ticarette mal ve hizmetlerin sınırlar arası hareketinde karşılaşılan en kritik aşamalardan biridir. Bu süreçler, lojistik operasyonların aksamadan devam etmesi için hayati öneme sahiptir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, bu süreçleri yönetirken iç ve dış ticaret süreçlerinin etkin bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Bakanlık, lojistik süreçleri hızlandırmak için çeşitli projeler yürütmektedir:
- Kağıtsız Beyan
- Tek Pencere
- Tek Durakta Kontrol
- Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamaları
Özellikle antrepo rejimi, lojistik sürecin ara halkalarında kritik bir öneme sahiptir. Bu rejim sayesinde, eşya gümrük mevzuatında düzenlenen şekilde antrepoya konulması halinde süresiz kalabilmekte ve bu süre içerisinde eşyaya ilişkin vergiler ödenmemektedir. Uluslararası ticarette lojistik sürecin ara halkaları olan antrepolarda, eşyaların güvenli bir şekilde saklanması, istiflenmesi ve ambalajlanması gibi önemli lojistik faaliyetler gerçekleştirilmektedir.
Bununla birlikte, Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsüne ilişkin yapılan mevzuat çalışmaları, belirli kriterlerin tümünü yerine getiren şirketlere önemli avantajlar sağlamaktadır. Bu statü, güvenilirliğe, mali yeterliliğe ve ticari kayıtların güvenilir olmasına bağlı olarak verilmekte ve serbest bölgeler dahil Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik olan firmalara çeşitli kolaylıklar sunmaktadır.
Yabancı yatırım mevzuatı
Türkiye, 1954’te 6224 sayılı Kanun ile dönemin en liberal Yabancı Sermaye Kanununu uygulamaya koymuştur. 1980’li yıllarda başlayan liberalizasyon politikaları ve kambiyo mevzuatında yapılan değişiklikler ile birlikte, Türkiye yabancı sermaye konusunda en liberal mevzuata sahip ülkeler arasında yer almaktadır.
Yürürlükteki mevzuat çerçevesinde yabancı yatırımcılar, önemli avantajlara sahiptir:
- Türk yatırımcılar ile aynı hak ve sorumluluklara sahiptirler
- Yabancı ortak payına ait kısıtlama bulunmamaktadır
- Yabancı sermaye olarak getirilen dövizler, Türk Lirasına çevrilmeden döviz tevdiat hesabında tutulabilmektedir
- Kâr payı, royalty, tasfiye payı gibi kazançlar serbestçe ülke dışına transfer edilebilmektedir
Ayrıca, Türkiye 57 ülke ile “Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması” imzalamış olup, bunlardan 36 tanesi yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşmalar, Türk lojistik şirketlerinin Ortadoğu ülkelerinde yatırım yaparken hukuki güvence altında olmalarını sağlamaktadır.
Bölgesel ticaret anlaşmaları
Bakanlık, lojistik süreçleri daha da hızlandırmak adına komşu ülkelerle işbirliği ve altyapı güçlendirme çalışmalarını sürdürmektedir. Bu bağlamda İpek Yolu Projesi, Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımı Projesi ve Yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde yürütülen çalışmalar öne çıkmaktadır.
Özellikle, Türkiye’nin Orta Koridor girişimi kapsamında Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasında 7 Kasım 2013 tarihinde imzalanan “Trans-Hazar Uluslararası Ulaştırma Hattının Geliştirilmesi için Koordinasyon Komitesi İhdası” başlıklı anlaşma büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu ile Orta Koridor Girişiminin Uyumlaştırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’ 14 Kasım 2015 tarihinde Antalya’da imzalanmıştır.
Suudi Arabistan’da kurulan özel bölgeler mevzuatı, yatırımcılar için çeşitli avantajlar sunmaktadır. Düşük vergileme, gümrük vergilerinden muaf makine ve hammadde ithalatı, şirket kurulumunda ve yatırımlarda sağlanan kolaylıklar, yabancı istihdamında esneklik gibi avantajlar, Türk lojistik şirketleri için ciddi yatırım fırsatları oluşturmaktadır.
Türkiye, aynı zamanda 42 ülke ile “Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması” imzalamıştır. Bu anlaşmalar, Türk lojistik şirketlerinin yurt dışı operasyonlarında vergi yükünü azaltarak rekabet avantajı sağlamaktadır.
Ortadoğu bölgesindeki gümrük mevzuatına uyum, lojistik firmaları için kritik öneme sahiptir. Her ülkenin gümrük mevzuatı farklılık gösterebildiğinden, bu mevzuata uyum sağlanması, cezai yaptırımlardan kaçınılması ve operasyonların aksamadan devam etmesi için son derece önemlidir.
Başarı Hikayeleri: Ortadoğu’da Faaliyet Gösteren Türk Lojistik Şirketleri
Türk lojistik şirketleri, son yıllarda Ortadoğu pazarında gösterdikleri başarılı performansla dikkat çekmektedir. Bu şirketler, bölgenin dinamik yapısını doğru analiz ederek stratejik hamlelerle pazarda güçlü bir konum elde etmiştir.
Vaka çalışmaları
Ortadoğu Lojistik, bölgede faaliyet gösteren başarılı Türk şirketlerinden biridir. Firma, kurulduğu günden bu yana çok farklı ülkelerde taşımacılık faaliyetleri sürdürmüş ve bazı ülkelerde başarılı iş ortaklıkları kurmuştur. Gerek Avrupa’da gerek Asya tarafında yaptığı yatırımlarla büyüme stratejisini çeşitlendirmiştir. Şirket, 1981 yılından beri özellikle Avrupa ülkelerinde, Türk Cumhuriyetleri’nde ve Orta Doğu ülkelerinde özmal araç filosu ile proje taşımacılığı hizmetleri vermektedir.
Türk lojistik firmaları, özellikle otomotiv sektöründe önemli başarılar elde etmiştir. Mevcut yapıları ve depo tesislerini korurken, gelişmiş hizmet seviyeleri ile maliyet tasarrufu sağlayan çözümler oluşturmayı başarmışlardır. Bu şirketler, müşterilerin isteklerini etkin ve verimli şekilde karşılayarak dünyanın herhangi bir yerine istenen mal ve hizmeti istenen zamanda sağlama konusunda uzmanlaşmıştır.
Hareket Proje Taşımacılığı, Ortadoğu’da lider entegre lojistik çözümleri sağlayıcısı Milaha ile yaptığı stratejik iş ortaklığı sayesinde bölgedeki varlığını güçlendirmiştir. Bu ortaklık sayesinde şirket, 65 yıllık tecrübesiyle Katar’da hızla yoğunlaşan petrol ve gaz sektöründeki mega projeler için müşterilere güçlü bir çözüm ortağı alternatifi oluşturmuştur.
Bununla birlikte, yerel anlaşmalar ve akabinde kurulan aktarma noktaları sayesinde lokal firmalarla yapılan işbirlikleri, Türk lojistik şirketlerinin gidilen ülkeyi aktarma merkezi olarak kullanıp sınır ülkelere dağıtım sistemini geliştirmesini sağlamıştır. Bu stratejik yaklaşım, bölgede faaliyet gösteren Türk firmalarının rekabet gücünü artırmıştır.
Başarı faktörleri
Türk lojistik şirketlerinin Ortadoğu pazarındaki başarılarının arkasında çeşitli faktörler bulunmaktadır. Jeopolitik konum, Türkiye’ye üstün özellikler kazandırmaktadır. Türkiye, Orta Asya, Kafkaslar, Kuzey Afrika bölgeleri arasında doğu-batı ve kuzey-güney yönlü ticaret hacminin yoğun olduğu koridorların ortasında yer almaktadır. Dünya coğrafyası üzerindeki bu konum, genç ve dinamik nüfus ile lojistik sektörüne yönelik yapılan yatırımlar, Türkiye’yi küresel bir lojistik merkez olma hedefine yaklaştırmaktadır.
Türk lojistik şirketlerinin başarısında öne çıkan diğer faktörler şunlardır:
- Yenilikçi uygulamalar: Firmalar sektörde yeni uygulamalar yoluyla, yeni ortaklıklar ve gelişme gayretleriyle dikkat çekmektedir. Bu şirketler, rekabette hızdan yararlanmayı esas alan ‘turbo marketing’ veya özellikle lojistik faaliyetlerde uluslararası marka olma avantajını kullanarak etkinliği artırmak için dış kaynak kullanımına yönelmektedir.
- Güven ve standardizasyon: Türk lojistik firmaları, güven sağlayan ve kendi standartlarında hizmet vererek pazarın hizmet düzeyine katkı sağlayacağına inanan, aynı zamanda yerel avantajlardan yararlanmayı amaçlayan bir yaklaşım benimsemektedir.
- Uzun vadeli planlama: Başarılı firmalar, uzun vadeli planlar kapsamında lojistik ihtiyaçlarını gözden geçirmekte ve ticaretlerini profesyonel lojistik şirketleri ile işbirliği yaparak organize etmektedir. Bu yaklaşım, birim maliyetlerini azaltmaktadır.
Özellikle dikkat çeken bir nokta, başarılı Türk lojistik firmalarının nakliyeci kimliğinden organizatör kimliğe geçiş yapmış olmasıdır. Türkiye’nin ihracatçı kimliğini savunan bir ülke olarak, sektörün nakliyeci kimliğinden sıyrılıp organizatör (forwarder) kimliğini kuvvetlendirmesi, uluslararası başarının önemli bir anahtarı olmuştur.
Ayrıca, Türk firmalarının uluslararası nakliye organizasyonundaki bilgi birikimini bölge ülkelerine aktararak oradaki sektörün gelişimine öncülük etmesi, Türk ihracatçısının önünü açan stratejik bir hamle olarak değerlendirilmektedir. Bu know-how transferi, bölgede uzun vadeli başarı için önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Ortadoğu Lojistik Pazarının Geleceği
Ortadoğu lojistik sektörü, önümüzdeki yıllarda köklü değişimler ve yenilikçi gelişmelerle şekillenecektir. Pandemi sonrası süreçte sektör, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odaklı bir dönüşüm geçirmektedir.
Büyüme projeksiyonları
Pandemi sonrası dünyada lojistik sektöründe beklenen toparlanma, genişletici para ve maliye politikaları sayesinde güçlü bir temele oturmaktadır. Tüketim harcamalarındaki artışın desteklediği bu süreç, hanehalkının harcanabilir gelir seviyeleri arttıkça daha da güçlenecektir . Dünya ticaret hacminde pandemi döneminde başlayan ani daralma, şu anda çok güçlü bir toparlanmaya dönüşmüştür. Aynı zamanda, Baltık Kuru Yük Endeksi’nde de belirgin bir yükselme görülmektedir .
Konteyner taşımacılığı, küresel mal ticaretinin en çok ihtiyaç duyulan ve en hızlı büyüyen alanlarından biridir. Bu taşımacılık modu, %719 gibi çarpıcı bir artış göstermiş olup, ilerleyen dönemlerde de bu kanaldaki büyümenin artarak devam edeceği öngörülmektedir . Bununla birlikte, Türkiye’nin dijital ticaret işlem değerinin 2027’ye kadar 136,89 milyar dolara yükselmesi beklenmektedir.
Yeni yatırım alanları
Kuzey ve Güney Irak bölgesine transit yük taşımacılığı ile CIS ülkelerine yapılan endüstriyel yatırımlar, Türk lojistik firmaları için önemli fırsatlar sunmaktadır. Özellikle Kuzey Irak Erbil’de konuşlanacak olan 6.000 ton günlük üretim kapasiteli DCCP Çimento Fabrikası Projesi gibi büyük projeler, lojistik sektörü için yeni iş alanları yaratmaktadır .
Ayrıca Slovenya’nın Koper Limanı ve Kuzey Irak’ta Erbil’de açılan ofisler, Türk lojistik şirketlerinin yurt dışına açılma stratejilerinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır . Türkiye, yakın gelecekte Avrupa ve Ortadoğu bölgelerinde lojistik sektörü paydaşlarının buluştuğu toplantı ve fuarlara katılımını sürdürerek bu alandaki varlığını güçlendirecektir.
Teknolojik dönüşüm
Lojistik sektöründe dijital dönüşüm hızla ilerlemektedir. 2024 yılında yapay zeka, nesnelerin interneti ve otonom araçlar, lojistik süreçlerin verimliliğini artıran temel teknolojiler haline gelmiştir . Sektörde bilişim yatırımları artarken, şirketler “sıfır emisyonlu taşımacılık” gibi sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için ciddi adımlar atmaktadır .
Küreselleşme, teknolojinin yaygınlaşmasına ve ülkeler arasındaki karşılıklı bağımlılığın artışına katkı sağlamaktadır. Bu dönüşüm, küresel ekonomideki temel güç dengelerini değiştirme potansiyeli taşımaktadır . Yeni teknolojilerin kullanımı, işlem ve lojistik maliyetlerini düşürürken ticareti de artırmaktadır. Aynı zamanda, ulaştırmada lojistik akışının optimizasyonu için kapasite, araç, trafik ve hava durumu konusunda anlık ve kapsamlı bilgiler sayesinde zaman ve maliyetten tasarruf sağlanmaktadır .
Yakın kıyı trendi, özellikle Avrupa ülkelerinin Türkiye gibi bölgelere yönelmesiyle somutlaşırken, Türkiye’nin güçlü perakende pazarı ve hızla büyüyen e-ticaret kapasitesi, lojistik sektöründeki potansiyelini yükseltmektedir .
FAQs
Q1. Türkiye’nin Ortadoğu lojistik pazarındaki konumu nedir? Türkiye, coğrafi konumu ve gelişmiş altyapısı sayesinde Ortadoğu lojistik pazarında kilit bir role sahiptir. Asya, Avrupa ve Afrika’yı birbirine bağlayan stratejik konumu, Türkiye’yi bölgedeki lojistik faaliyetlerde önemli bir merkez haline getirmektedir.
Q2. Ortadoğu lojistik pazarında öne çıkan fırsatlar nelerdir? Ortadoğu lojistik pazarında e-ticaret lojistiği, soğuk zincir taşımacılığı, proje lojistiği ve serbest bölge operasyonları önemli fırsatlar sunmaktadır. Özellikle e-ticaret sektörünün hızlı büyümesi ve bölgedeki altyapı yatırımları, lojistik şirketleri için yeni iş alanları yaratmaktadır.
Q3. Türk lojistik şirketlerinin Ortadoğu pazarındaki başarı faktörleri nelerdir? Türk lojistik şirketlerinin başarısında jeopolitik konum avantajı, yenilikçi uygulamalar, güven ve standardizasyon, uzun vadeli planlama ve nakliyeci kimliğinden organizatör kimliğe geçiş önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, bölge ülkeleriyle kurulan stratejik ortaklıklar ve know-how transferi de başarıyı artıran faktörlerdendir.
Q4. Ortadoğu lojistik pazarına giriş için hangi stratejiler kullanılabilir? Ortadoğu lojistik pazarına giriş için doğrudan yatırım modelleri, stratejik ortaklıklar, satın alma ve birleşmeler kullanılabilir. Her strateji farklı risk ve fırsat seviyeleri sunmakta olup, şirketlerin hedeflerine ve pazar koşullarına göre en uygun stratejiyi seçmeleri önemlidir.
Q5. Ortadoğu lojistik pazarının geleceğinde hangi trendler öne çıkıyor? Ortadoğu lojistik pazarının geleceğinde dijitalleşme, sürdürülebilirlik, e-ticaretin büyümesi ve teknolojik dönüşüm öne çıkan trendlerdir. Yapay zeka, nesnelerin interneti ve otonom araçlar gibi teknolojilerin lojistik süreçlerde daha fazla kullanılması beklenmektedir. Ayrıca, “sıfır emisyonlu taşımacılık” gibi sürdürülebilirlik hedefleri de sektörün geleceğini şekillendirecektir.